Şenay HANOĞLU
Şehit Düştüğü Tarih: 22 Nisan 2001
Şehit Düştüğü Yer: İstanbul Küçükarmutlu
Doğduğu Tarih: 1966
Doğduğu Yer: , Tokat,
Almus, Armutalan Köyü
Mezar Yeri: Cebeci Mezarlığı, İstanbul
F Tiplerine
karşı gerçekleştirilen 2000-2007 ölüm orucunda, TAYAD’lıların dışarıda ölüm
orucu yapan ilk grubunda yeraldı. Direnişini sürdürdüğü ve tarihe «direniş evi»
olarak geçen kendi evinde, Küçükarmutlu’da
şehit düştü.
Şenay Hanoğlu,
Tokat, Almus, Armutalan Köyü’nde 1966 yılında doğmuştu. Evli ve iki çocuk
annesiydi. Kızı Pınar 11, oğlu Erdem 9 yaşındaydı. Oğlunun ve kızının yanında
ölüme yattı.
Bir emekçiydi Şenay.
Yoksul bir aile olarak 1989’da Tokat’tan İstanbul’a göçedip, bir müddet Kasımpaşa’da,
bir müddet de Alibeyköy’de oturdular. Sonraki yıllarda ise, bugün bir DİRENİŞ
EVİ’ne dönüşen Küçükarmutlu’daki gecekondusunda yaşamaya başladı. Haklar ve
özgürlükler mücadelesi diye bir şeyin varolduğunu öğrendi ve o günden sonra
gücü yettiğince o mücadelenin bir parçası oldu. Evlere temizlik işlerine
giderek hem çocuklarına bakıyor, hem mücadele ediyordu. O, yılmaz bir devrimci,
hak ve özgürlük savaşçısıydı.
Hak arayanların,
özgürlük isteyenlerin başına sık sık geldiği gibi o da çeşitli kereler gözaltına
alındı. İlk gözaltına alınışı, 1994 yılında Sirkeci postanesi önünde Amerikan
emperyalizmini protesto etmek için yapılan, Amerikan bayrağının yakıldığı bir
eylemde oldu.
Şenay Hanoğlu, yaşamının
son eyleminde de, IMF’nin, Amerika’nın yarattığı açlığa ve zulme karşı
direnirken ölümsüzleşti.
***
Şenay Hanoğlu’nun
mektubu
Büyük
ailemize
Çok heyecanlıyım ne desem bilemiyorum.
Biz ta ilk başta gönüllüydük. Kampanya çalışmalarımız başladığında belki
eylemlerde ölecektik. F tipleri hala kapatılmadı. Ve biz TAYAD’lı ailler artık
bedenlerimizi ölüm orucuna yatırdık. Öleceğiz diyoruz kararlıyız. Onlar içeride
biz dışarıda. Hala kalbim ilk duyduğum andaki gibi çarpıyor. Ellerim ayaklarım
titriyor. Seçilmiş olmaktan mutluyum. Ağlamak istiyorum ama ağlamak istememin
nedeni MUTLULUK... Gözlerimin önünden Berdanlar, Yemolar, İdiller geçiyor.
Onların ışıltılarını görüyorum. O ışıltı yolum oluyor. Hedefim onlar gibi şehit
düşmek. Büyük Ailemize layık olacağım. Arkadaşlarıma (...) şehitlerimize layık
olacağım. Bu uğurda şehit düşmek ne güzel...
14.11.2000
Şenay
Hanoğlu
***
Şenay HANOĞLU’nun şehit düşmeden
bir süre önce
çocuklarına yazdığı mektup:
HERŞEY SİZİN GELECEĞİNİZ İÇİN
Canım kızım Pınar, yavrum Erdem, belki şimdi
küçüksünüz. Annem bizi bırakıp gitti diye kızıp ağlıyorsunuz. Ama bilin ki ananız
sizlerin daha iyi koşullarda büyümesi için bedenini ölüme yatırdı.
Canım kızım ve oğlum sizler kundaktan
beri devrimci abi ve ablalarınızın kucaklarında büyüdünüz. Aslında sizinle
birlikte büyüdük.
Canım Pınarım ve Erdemim inanıyorum ki,
yarın büyüdüğünüz, ana baba olduğunuzda siz de anneniz gibi aynı fedakarlığı
göstereceksinizdir. Bu düzende zulüm ve acı sürdükçe, bizim düşlediğimiz vatan
topraklarında yaşayamayacaksınız. Latif abini hatırla. Neden onu çok sevdiğini
düşün. Hani bir defasında hasta olmuştun. Seni hastaneye üç defa götürmüştü.
Baban o zaman cezaevindeydi. Bize kızdığında, merak ettiğin bir şey olduğunda
seninle sürekli konuşurdu, hep anlatırdı. Seni çok sever Latif abin. Sen de
onun için hep, iyi insan derdin, onu çok sevdiğini söylerdin.
Canım kızım benim, devrimcilik böyle
bir şeydir işte. En zorda olduğun günlerde senin yanındadır, en sevinçli
gününde de seninle birliktedir. Ya Şefinur ablan. Seninle oyun oynardı, yemeğini
yedirir, üstünü değiştirirdi. Sen hep onu arardın. Neden gelmedi? diye sorardın.
Şefinur ablan senin için bir taneydi. Kızım devrimciler hep böyle iyi insanlardır.
Devrimciler herkesi düşünürler. Sadece kendileri için yaşamazlar. “Biz” kavramı
gelişmiştir akıllarında.
Ben de devrimciyim kızım. Sizin ve halkımızın
geleceği için bütün çabalarımız. Seninle en son Bayrampaşa Hapishanesinde açık
görüşe gitmiştik. Bizim ne kadar sevinçli olduğumuzu görmüştün değil mi? Bantlı
abilerin ve ablalarınla sımsıkı kucaklaşmıştık. İşte orada siz bizim ailemizi
görmüştünüz. Ailemiz diyorum çünkü onlar senin gerçek ailen kızım. Sizi ne
kadar çok sevdikleri gözlerinden okunuyordu. Erdem’e ve sana ne kadar değerli,
güzel şeyler yapmışlardı değil mi? Elleriyle örmüşler. Değer verdiklerini
anlayabiliyorsundur.
Çiçeğim benim birtanem. Güzel
gözlerinle bak dünyaya. Bak ki, bizi anla ve insanları düşün. Çöplüklerde ekmek
toplayan arkadaşlarını düşün. Onlar ne çileler çekiyorlar. İşte bizim mücadelemiz
kimsenin bu halde olmaması içindir. Anlam veremiyorsun belki, “neden” diyorsun.
“Siz mi değiştireceksiniz” diyorsun. Bil ki kızım biz değiştireceğiz. Buna
inan.
Sen de büyüyünce devrimci olacaksın ve
o zaman beni ve bizi çok daha iyi anlayacaksın. Erdem de öyle. Hem de öyle bir
olacaksınız ki siz bizi de geçeceksiniz. Çünkü siz kimleri tanıdınız, kimlerle
büyüdünüz. Siz Armutlunun, gecekondunun çocuklarısınız. Direnmek sizin mayanızda
var. Evlerimizi yıkmaya geldiklerinde beraber direndik onlara karşı.
Canlarım benim. Sakın ola ki sizi bırakıp
gittiğimi düşünmeyin. Her şey sizin geleceğiniz içindir. Daha rahat, daha güzel
bir yaşam sunabilmek için. Ve sizler benimle, babanızla gurur duyacaksınız. Başınız
her zaman dik olsun. Biz utanılacak bir şey yapmadık, yapmayız da bir tanem.
Aslında Pınarcığım, Erdemim size
anlatmak istediğim çok şey var. Biz kendimizden başka herkesin acısını acımız
olarak düşündük, sevincini sevincimiz bildik. Kuşların cıvıltısı bile bizi
sevindirir, senin kedini sevmen gibi.
Yavrularım biz de yaşamayı çok
seviyoruz. Bu vatana da, uğruna ölecek kadar değer veriyoruz. Sizin ve insanlarımızın
gelecek güzel günlerde yaşaması için herşey. Özgür vatanı armağan edeceğiz
size. Babanla ve benimle, yoldaşlarımla her zaman gurur duymanızı istiyorum. Başınız
her zaman dik olsun. Sizleri kucaklıyor ve öpüyorum, sevgili yavrularım
benim...
Anneniz Şenay Hanoğlu
***
Şenay Hanoğlu’nun
Vasiyetinden
“Cenazem Gülsüman gibi Armutlu
Cemevinden kalksın. Cenazemi Cemevinde Gülsüman’ın cenazesini koyduğunuz yere
koyun, başucuma Nilüfer’in resmi konsun. Beni yolcu ederken “hoşçakalın dostlarım”
parçası söylensin. Mezarım Gülsüman’ın yanı olsun. Cenazem polise verilmesin,
cephe bayrağına sarılsın. Nerede kalkarsa kalksın, meşalelerle taşınsın. ...
(...) ölüm orucuna başladığımdan bu yana, hiç tereddüt etmedim, hiç pişman
olmadım, hep karalıydım, çok mutluyum.”
Vasiyetinde söylediği her şey binlerce
kişi tarafından yerine getirildi.
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Şenay Hanoğlu’nu Anlatıyor: